Ana sayfa » CUMHURİYETİN 100. YILI DOLAYISIYLA HAZİN BİR HİKAYE

CUMHURİYETİN 100. YILI DOLAYISIYLA HAZİN BİR HİKAYE

Ekim 22, 2023

Cumhuriyet bunun için fazilettir!

 CUMHURİYET’İN 100. YILI DOLAYISIYLA

HAZİN BİR HİKAYE

Yıl 1912, mevsim sonbahar. Birden bire geliyorum diyen savaş patlamış, Balkan yarımadasını cehenneme çevirmiştir. Yılların düşmanlıkları, çekememezlikler, insanları bir birine düşürmüş; savaş, o döneme kadar görülmedik bir katliama dönüşmüştür.

Balkan yarımadasının kuytu sayılan bir köşesi, Selanik’e göre kuzeyde ve yaklaşık bir saat kadar mesafede, hakiki bir Osmanlı kasabası Usturumca (Strumica); bir gün Bulgar, bir gün Sırp, bir başka gün Yunan çetelerinin geceleri baskın yaptığı ve Türklere ait evlerin ve çiftliklerin yağmalandığı yer.

Ve altılı, yedili yaşlarını yaşadığı düşünülen küçük bir çocuk. Adını A. diyelim. Öldürülen ana ve babasını, yağmalanan evlerini ve varlıklarını, her biri can derdine düşmüş diğer aile fertlerini arkasında bırakarak, tam sevgiye ve bakıma muhtaç olduğu dönemde, yalnız ve mutsuz, bir maceraya atılmaktadır. Anadolu’ya doğru göç etmeye başlayan kafilelere takılarak yollara düşer.

Günler ve belki de haftalar süren, gece yürüyüp, gündüz ormanlarda saklanarak aç, yalnız ve yoksul Selanik’e varırlar. Burada bütün eksikliklerine rağmen “ devlet “ vardır.

Bütün göçmenler toplanır; ihtiyaçları eldeki imkanlar çerçevesi içinde giderilmeye çalışılır ve “ Gülcemal “ vapuruna bindirilerek, İstanbul’a doğru yola çıkarılırlar.

Küçük A. kışın soğuğunda geminin baş üstündeki güvertesinde geçirdiği ve ne kadar sürdüğünü hatırlayamadığı o büyük yolculuğu, yaşadığı seksen küsur senelik ömrü boyunca hiç unutmayacaktır.

İstanbul’a varılır, Gemi açıkta bekletilir, göçmenler kafileler halinde Dolmabahçe camiinin yanından karaya çıkarılırlar.

Aralarında küçük A.’nın da bulunduğu sahipsiz çocuklar, Dolmabahçe meydanındaki saat kulesinin yanında gurup halinde toplanırlar, ne kadar olduklarını kimse bilemez, ama saat kulesi ile cami arasındaki boşluğu doldurdukları söylenir.

Karaya çıkan bütün guruplar, önce bu çocukların önünden geçirilir ve kendilerine tanıdıkları olup olmadığı sorulur.

Burada, belki de hiçbir insanın hayatında yaşayamayacağı bir dram yaşanır. Gelen kafilelerin içinde, küçük A.’nın teyzesi de vardır. Bir süre bakışırlar, ama ne teyzenin: “ Bu çocuk benim yeğenimdir “ diyecek hali vardır; ne de küçük A.’nın, teyzesine yaklaşacak cesareti.

Küçük A. geçen kısa zaman içinde, bütün bir ömre yetecek kadar deneyim sahibi olmuştur. Yollarda geçirdiği aç, susuz günleri hatırlayarak karar verir; “ Bizi buraya getiren devlet, elbette bir şey yapacaktır “ der ve sessiz kalır.

Gerçekten de öyle olur. Bütün sahipsiz çocuklar, o zamanki adıyla “ Bebek Darüleytamı”, bu günkü dille “ Bebek Yetimhanesi “ ne yerleştirilirler. Sağlık kontrolları yapılır, giyecek ve yiyecek verilir ve okula kaydedilerek eğitim hayatına katılırlar.

Bebek Darüleytamında bir öğretmenleri vardır. Selahattin Öksüzcü [i]. Geceleri lojmanından çıkar, çocukların yatakhanelerine gelir, onların üstlerini örter, hasta olanlara ilaçlarını verir, hamamda onları elleriyle yıkar: “ Devlet babanın paraları boşa gitmesin, iyi yıkanın “ diye nasihat eder; onların hem bakımları, hem de eğitimleri ile yakından ilgilenirdi.

Şunu eklememiz boynumuzun borcudur; binlerce yetimi ülkeye kazandıran bu yetimhaneler, işgal İstanbul’unda, işgalci devletler tarafından kapatılmıştır.

Tekrar küçük A.ya dönelim. Yaşadığı büyük facianın verdiği güçle öğrenim gördüğü bütün okulların birincisi olur. 1924 yılında İstanbul Öğretmen Okulunu bitirir ve öğretmen olur. Kırşehir’de “ Yatı Mektebinde “ iki sene öğretmenlik yaptıktan sonra, açılan yurt dışı öğrenim  ”  mülakatsız ”  sınavlarına girer ve orada da birinci olur.

Almanya’nın Berlin Üniversitesinde dört yıl “ Germanistik “ eğitimi görür ve yurda döner ve bu ülkenin en önemli liselerinde 40 yıl öğretmenlik yapar.

Ailenin küçük A. dan başka yaşayabilen iki erkek evladı daha vardır. Bunlardan biri Birinci Dünya Savaşında şehit olur. Diğer erkek çocuk, Balkan yarım adasındaki çete çatışmaları dahil olmak üzere bütün savaşlara katılır. İstiklal madalyası kazanır. On bir sene süren bütün bu savaşların perişan ettiği ruh haliyle silahsız gezememektedir, geceleri evinde uyuyamamakta, ava gidiyorum bahanesiyle silahını alıp dağlara çıkmaktadır. Bir kış günü, Amasya’nın dağlarında silahına sarılmış bir vaziyette donmuş cesedini bulurlar…

*           *          *

İşte Cumhuriyet bu insanlarla kuruldu. Kimse bu insanlara “ Varsın giderseniz gidin “ demedi. Gittiler, okudular, geldiler. Senelerce kendilerini yetiştiren bu devlete ve insanlara hizmet ettiler.

Cumhuriyet bunun için fazilettir!

*           *           *

 

Bu anlatılanlara benzer bir dizi hikaye; T. İş Bankası Yayınları’ndan 2005 yılında çıkan ve Kansu Şarman tarafından kaleme alınan: “ Türk Prometheler “, Cumhuriyet’in Öğrencileri Avrupa’da (1925-1945) isimli kitapta mevcuttur.

Ayrıca, Kasım 2012 tarihinde Almanya’nın Düsseldorf kentinde Heinrich Heine Üniversitesinde, bu kişilerin diplomaları, eğitim belgeleri sergilenerek bir anı konferansı yapılmıştır.

 

 

[i] Selahattin Öksüzcü, eski Dış İşleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in amcasıdır. Bakınız; “ Anılarım, İ.S.Çağlayangil “, İstanbul 1990, Yılmaz Yayınları, s. 273.

Selahattin Öksüzcü, Cumhuriyet döneminde, Çocuk Esirgeme Kurumu kurulmadan önce, Darüleytamlar Umum Müdürü (yani Yetimhaneler Genel Müdürü) olmuştur.

Kabri Karacaahmet mezarlığı girişinde Şakirin Cami’inin biraz aşağısında, sağdadır. Aradan yüz seneden fazla zaman geçmesine rağmen, bu muhterem zatın resimleri, bu okullardan çıkanların çocuklarının, torunlarının ellerinde, evlerinde mevcuttur.

Bunlar, Cumhuriyetin isimsiz kahramanlarıdır.

İlgili Malumatlar…

ÖKSÜRÜK İLACI

ÖKSÜRÜK İLACI

Hastalık doğru ilaçla tedavi edilir. ÖKSÜRÜK  İLACI  Rahmetli Yusuf Bozkurt Özal tarafından çok sık anlatılan basit...

AMAN DİKKAT !!

AMAN DİKKAT !!

  …birileri düğmeye bastı; birileri de orman yangınını başlattı. Bundan sonrası, rüzgarın insafına kaldı!......

0 Yorum

Bir İçerik Gönder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir